NÝÇÝN KURBAN KESMELÝYÝZ ?..


DÝNÎ GÖREVLERÝMÝZDEN KURBAN KESMEK

Kurban Arapça bir kelime olup anlamý, bir þeye yakýn olmak, ona yaklaþmak, Allah'a manen yakýn olmak için ibadet ve taatta bulunmak demektir. Dinî anlamý ise; Allah’a yakýn olmak ve O’nun rýzasýný kazanmak için kurban bayramý günlerinde kesilen hayvan demektir.

Dinimizde kurban, Peygamber Efendimiz’in Medine'ye hicretlerinin ikinci senesinde meþru kýlýnmýþtýr. Meþruiyeti kitap ve sünnetle sabittir. Kur'an-ý Kerimde; “Rabbin için namaz kýl ve kurban kes.”(l) buyurulmuþtur. Peygamber Efendimiz de kurban meþru kýlýndýktan sonra Medine hayatý boyunca her sene kurban kesmiþ ve ümmetine de kurban kesmelerini emretmiþtir.

Kurban bayramý günlerinde kurban kesmek, Hanefî mezhebine göre, hali vakti yerinde olan müslümanlar üzerine vaciptir. Delilleri yukarýdaki ayet-i kerime ile Peygamber Efendimiz’in; ''Kurban kesmeye gücü yettiði halde kesmeyen bizim namazgâhýmýza yaklaþmasýn''(2) hadis-i þerifleri ve bil fiil kurban kesmiþ olmalarýdýr. Vacip olan, kan akýtýlmasý, kurbanýn kesilmesidir. Buna göre kurban kesmeyip sadaka vermek veya kurbaný diri diri tasaddukta bulunmak kurban yerine geçmez. Ýmam Ebu Hanife'nin meþhur talebeleri Ýmam Ebu Yusuf ve Ýmam Muhammed ile diðer üç mezhebe göre ise kurban kesmek vacip deðil, sünnettir. Ýster vacip olsun, ister sünnet olsun, bütün mezhep imamlarý, þartlarýný taþýyan kimselerin kurban bayramý günlerinde kurban kesmelerinin bir ibadet olduðunda ittifak etmiþlerdir, bunda bir ihtilaf yoktur.

Kurban kesmenin hükmü ister vacip olsun, ister sünnet olsun, Peygamber Efendimiz kurban bayramý günlerinde kurban kestiði için müslümanlar da on dört asýrdan bu yana kesmektedirler. Nitekim sahabe-i kiramýn alimlerinden Hz. Ömer'in oðlu Abdullah'a biri gelerek; “Kurban kesmek vacip midir?'' diye sormuþ, Abdullah; “Rasûlüllah (s.a.s.) ve müslümanlar kurban kestiler.” diye cevap vermiþ. Adam sorusunu tekrar edince, Abdullah kýzarak;

“- Anlamýyor musun? Rasûlüllah (s.a.s.) kesti, müslümanlar da kestiler”(3) demiþtir.

Kan Akýtmak

Bazý kimseler fýkýh kitaplarýmýzda geçen “kurbanýn rüknü; kurbanlýk hayvanýn kesilerek kan akýtýlmasýdýr” ifadesine takýlarak, “nasýl olur da Ýslâm dini kan akýtmayý vacip kýlar, nasýl olur da kurbanýn rüknü kan akýtmaktan ibarettir, denilebilir” gibi itirazlarda bulunuyorlar. Görünüþte bu itirazlar haklý gibi geliyor.

Oysa durum hiç de böyle deðildir. Çünkü burada ifade edilen kan akýtmaktan maksat, kurbanýn bizzat kesilmiþ olmasýdýr. Yukarýda belirttiðimiz gibi kurban kesilmeyip de deðeri sadaka olarak verilse veya kurbanlýk hayvan canlý olarak tasadduk edilse, kurban yerine geçmez. Çünkü kurban, -Arapça udhýye olarak ifade edilir- kurban bayramý günlerinde Allah rýzasý için kesilen hayvanýn ismidir. Kurban bayramý günlerinde fakirlere yardýmda bulunmak, sadaka vermek çok sevaptýr. Dinimiz bunu teþvik etmektedir. Buna kimse itiraz etmiyor, bayram günlerinde yardým yapýlmasýn, sadece kurban kesilsin, demiyor. Yanlýþ olan, “ben kurban yerine fakirlere deðerini veriyorum” denilmesidir. Sadaka geneldir, daha umumî bir mana ifade eder, her türlü yardýmý içerisine alýr. Kurbanýn ise daha özel bir manasý vardýr. O da kurban bayramý günlerinde, kurban kesilmesi caiz olan bir hayvaný boðazlayýp etinin bir kýsmýný yoksullara daðýtmaktýr. Yoksullara yardým edilecek, sadaka verilecekse yine verilsin. Buna mani olan bir durum yok. Aksine dinimiz fakirlere her zaman yardým edilmesini emretmektedir.

Kurban bayramý günlerinde yapýlacak olan en faziletli amel kurban kesmektir. Nitekim bir hadis-i þerifte; “Adem oðlu kurban bayramý günlerinde kan akýtmaktan daha sevimli bir iþ ile yüce Allah'a yaklaþabilmiþ deðildir. Kanýný akýttýðý hayvan kýyamet günü boynuzlarý, ayaklarý ve kýllarý ile gelecektir. Akan kan yere düþmeden önce Allah katýnda yüksek bir yere eriþir. Bu sebeple kurbanýnýzý gönül hoþluðu ile kesiniz.”(4) buyrulmuþtur.

Hz. Ýbrahim’in Sünneti

Kurbanýn tarihi çok eskidir, tâ Hz. Ýbrahim (a.s.)’a kadar ulaþýr. Onun için kurban Hz. Ýbrahim'in sünneti olarak kabul edilir. Nitekim bir rivayette; “Kurban kesiniz, zira kurban, babanýz Ýbrahim'in sünnetidir.” buyrulmuþtur. Zeyd b. Erkam'dan gelen rivayet de þöyledir: Ashab-ý kiram Allah Resûlüne:

-Bu kurbanýn kaynaðý, mahiyeti nedir? Diye sordular. Allah Resûlü:

“Babanýz Ýbrahim'in sünnetidir” buyurdu. Onlar:

-Pekala bizim sevabýmýz ne kadardýr?'' dediler. Allah Resûlü:

“Kurbanýn her bir kýlý için bir hasene/bir sevap” buyurdu. Ashap:

-Ya yün, yani kesilen kurban koyun olursa? deyince, Allah Resûlü:

“Yünden her bir tüy için de bir hasene” buyurdu.(5)

Kurbanlýk Hayvanlar

Kurbanlýk hayvanlar; koyun, keçi, sýðýr, manda ve deveden olur. Koyun ve keçi bir kiþi için kesilir, sýðýr, manda ve deve ise birden yedi kiþiye kadar kesilebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus þudur:

a- Bu yedi kiþiden her biri kurban niyetiyle kesmelidir. Meselâ altý kiþi kurban niyetiyle, bir kiþi de etlik niyetiyle kesmek istese bu, caiz olmaz.

b- Ortaklardan her biri müslüman olmalý, onlardan hiç biri gayri müslim olmamalýdýr. Bir de sayýlan hayvanlardan her birinde belirli yaþ þartý aranmaktadýr. Buna göre koyun ve keçinin bir yaþýný doldurmuþ olmalarý þarttýr. Bunlarýn yavrularýndan altý ayý dolduran ve analarýndan ayýrt edilemeyecek kadar büyük olanlar da kurban edilebilir. Sýðýr ve mandalarýn iki yaþýný, devenin ise beþ yaþýný doldurmuþ olmalarý þarttýr.

Sahabe-i kiramdan Bera b. Âzib (r.a.)'dan þöyle rivayet edilmiþtir: Resûlüllah (s.a.s.)'in, kurban bayramý namazýný kýldýktan sonra irad ettiði hutbede þöyle buyurduðunu iþittim: “Bugün ilk yapacaðýmýz þey bayram narnazýný kýlmak, sonra dönüp kurbanlarýmýzý kesmektir. Kim böyle yaparsa bizim sünnetimize uygun hareket etmiþ olur. Kim de namazdaan önce keserse, ailesi için bir etlik kesmiþ olur, kurban olmaz.”

Ebu Bürde;

- Ya Resûlüllah, ben kurbanýmý namazdan önce kestim. Yanýmda henüz yaþýný doldurmamýþ bir çebiþ var ki, bence bir yaþýný doldurmuþtan daha iyidir. Onu kesebilir miyim?” diye sordu.

Resûlüllah (s.a.s.);

“Evet, namazdan önce kestiðin kurbanýn yerine onu kes. Fakat senden sonra hiç kimse için olmaz.” buyurdu.(6)

Kurban Kesme Günleri

Kurban, bayram namazý kýlýnan yerlerde namazdan sonra olmak üzere kurban bayramýnýn birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde kesilir. Bu günlere “eyyam-ý nahr: Kurban kesme günleri” denir. Bayramýn birinci gününde kesmek ve hatta o gün sabahleyin bir þey yemeyip, Ýlk yediði þeyin kurbanýn eti olmasý daha sevaptýr. Bir hadis-i þerifte; “Kurban kesme günleri üç gündür, en faziletlisi ilk gündür” buyrulmuþtur. Bu günlerin dýþýnda kesilmez.

Biraz önce de belirttiðimiz gibi, bayram namazý kýlýnan yerlerde, kurban kesme iþi bayram namazýndan sonra baþlar. Nitekim sahabe-i kiramdan Bera b. Azîb (r.a.)'dan þöyle rivayet edilmiþtir: Kurban bayramý namazýnda Peygamber Efendimizi hutbe okurken iþittim, þöyle buyurdu: “Bugün ilk yapacaðýmýz þey bayram namazý kýlmak, sonra dönüp kurbanlarýmýzý kesmektir. Kim böyle yaparsa bizim sünnetimize uygun hareket etmiþ olur.”

Þayet kurban kesilecek yerde bayram namazý kýlýnmýyorsa fecrin doðuþundan/tan yerinin aðarmasýndan itibaren kesilebilir.

Kurbanýn Kesimi

Kurban edilecek hayvan, ayaklarý ve yüzü kýbleye gelecek þekilde sol yaný üzere yatýrýlarak kesilir. Becerebiliyorsa kurbaný sahibi keser, beceremiyorsa ehil olan birine vekalet vererek kestirir. Peygamber Efendimiz bazen kurbanýný kendisi kesmiþ, bazen de Hz. Ali'ye vekalet vererek kestirmiþtir. Peygamber Efendimiz’e Medine hayatý boyunca on sene hizmet etme þerefine nail olan Enes b. Malik hazretleri Efendimiz’den gördüðü her þeyi rivayet etmekle meþhurdur. Enes hazretleri Peygamber Efendimiz’in nasýl kurban kestiðini de bizlere þöyle rivayet etmiþtir; “Resûl-i Ekrem boynuzlu iki alaca koçu kurban etti. Bunlarý, “Bismillâhi Allahu Ekber” diyerek ve ayaðýný boynuna koyarak kesti.”(8)

Kurbanlýk hayvaný kesime hazýrlarken; “Yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah'a, O'nun birliðine inanarak çevirdim. Ben müþriklerden deðilim. Benim namazým, ibadetim, hayatým ve ölümüm hep alemlerin Rabbi olan Allah içindir. O'nun ortaðý yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Allah'a teslim olanlardaným. Allahým, dostun Ýbrahim'den, sevgilin Muhammed’den kabul buyurduðun gibi benden de kabul buyur”(9) diye dua edilir, sonra; “Allahu ekber Allahu ekber. Lâ ilâhe illallâhu vellâhu ekber. Allahu ekber ve lillahil hamd Bismillâhi Allahu ekber” denilerek kesilir.(10)

Kurbanýn Eti ve Derisi

Kurbanýn etinin hepsini fakirlere daðýtmak veya hepsini yemek caiz olmakla beraber, daha sevaplý olaný; kurban kesen kimsenin, kesmiþ olduðu kurbanýn etinden bir kýsmýný çoluk çocuðu ile yemesi, bir kýsmýný yoksullara daðýtmasý, bir kýsmýný da komþularýna ve yakýnlarýna vermesidir. Aslýnda bu durum zaman ve zemine göre deðiþir. Kurban kesenin durumu iyi, etrafýnda fakirler de çok ise tamamýna yakýnýný onlara daðýtýr. Kendi durumu pek iyi deðil, aile fertleri çok ve etrafýnda da pek yoksul kimseler yok ise tamamýna yakýnýný evinde yiyebilir. Nitekim Asr-ý Saadet’te Peygamber Efendimiz’in böyle bir düzenleme yaptýðýný görüyoruz. Hz. Aiþe validemizin anlattýðýna göre; Peygamber Efendimiz zamanýnda kurban bayramý günlerinde çölde yaþayan bir kýsým fakir kimseler Medine’ye gelmiþlerdi. Resûl-i Ekrem ashabýna kurban etlerinin üç günden fazla býrakýlmamasýný emretmiþti. Ertesi sene kurban bayramýnda yine kurban etleriyle ilgili durum Resûl-i Ekrem'e sorulunca þöyle buyurmuþtu: “Geçen sene yoksullar Medine’ye geldiði için kurban etinin üç günden fazla alýkonmasýný yasaklamýþtým. Artýk bir kýsmýný yersiniz, bir kýsmýný tasadduk ediniz/yoksullara veriniz, bir kýsmýný da alýkoyabilirsiniz”(11)

Kurban derisine gelince, bundan çeþitli ev eþyalarý yapýlýp kullanýlabilir, fakat satýlmaz. En iyisi fakirlere veya kurbanýn derisini toplayan ve deðerlendiren hayýr kurumlarýna vermektir. Kurbanýn derisi millî bir servettir. Yüzerken dikkat edilmeli, yaralanmamalýdýr.

Kurbanýn Hikmetleri

Kurban malî ibadetlerimizden biridir. Yüce Allah'ýn bizlere lütfetmiþ olduðu mal nimetine karþý bir þükran borcumuzdur. Kur'an-ý Kerim’den öðrendiðimize göre biz, Cenab-ý Hakk'ýn bizlere bahþetmiþ olduðu nimetlere þükredersek O da bize olan nimetlerini artýracaktýr. Nitekim Ýbrahim sûresinin yedinci ayetinde þöyle buyrulur: “Hatýrlayýn Rabbiniz size: Eðer þükrederseniz, ben de size nimetlerimi elbette artýrýrým. Ve eðer nankörlük ederseniz, hiç þüphesiz azabým çok þiddetlidir, diye belirtmiþti.”

Kurban kesmek insaný malî fedakarlýða alýþtýrýr, cimrilikten kurtarýr, insanda cömertlik duygusunu geliþtirir. Cimrileri hiç kimse sevmez, Allah da sevmez, insanlar da sevmez. Cömertleri ise herkes sever. Cimrilikten kurtulamayanlar kurtuluþa eremezler. Kurban kelimesinde zaten fedakârlýk anlamý vardýr. Dilimizde, “Caným Hak yolunda, vatan uðrunda feda olsun” derken bunu kastediyoruz.

Bilindiði gibi yüce dinimiz sosyal yardýmlaþma ve dayanýþmaya büyük önem vermektedir. Kurban kesmek bunun bir baþka tezahürüdür. Toplumda herkes zengin deðildir. Ýstediðini yiyebilen, istediðini giyebilen, istediði an istediði yere gidebilen zenginlerin yanýnda, sene boyunca et yüzü göremeyen fakirler, kimsesizler, yetimler ve dullar da vardýr. Bu fakirler içerisinde öyleleri vardýr ki, yarý aç yarý tok gezdikleri halde hallerini kimseye arzetmezler, kimseye yüz suyu dökmezler, kimseden bir þey istemezler. Ýþte bunlar için kurban bayramý Allah'ýn bir lütfudur, bir ziyafetidir. Bu ziyafetle yoksullar gözetilmiþ, gönülleri alýnmýþ olur. Bu güzel manzara karþýsýnda kurban kesip etini daðýtan zengin de mutlu olur, kendisine et verilen fakirler de. Böylece topluca mutluluk yakalanmýþ ve yaþanmýþ olur. Zaten yüce dinimizin gayesi de budur.

Kurban insaný manen Allah’a yaklaþtýrýr, insanýn Allah’a yakýnlýk kazanmasýna vesile olur. Zaten kurban kelimesinin anlamýnda bu vardýr. Zira kurban, manen Allah’a yakýn olmak, O’nun rýzasýný kazanmak için kesilen hayvanýn ismidir.

Ýhlaslý Olmak

Diðer ibadetlerimizde olduðu gibi kurban kesmede de ihlas ve samimiyet esastýr. Amellerimize, yaptýðýmýz güzel iþlerimize deðer kazandýran niyetlerimizdir. Yüce Allah ibadetlerimizin karþýlýðýný herkesin niyetine göre verir. Onun için riyadan, gösteriþten uzak olmalýyýz, kurbanlarýmýzý sýrf Allah'ýn rýzasýný kazanmak için kesmeliyiz. Kurban Allah için kesilir, gösteriþ için kesilmediði gibi, et yemek için de kesilmez. Ayet-i kerimede; “Ne etleri, ne de kanlarý Allah’a ulaþmaz. Fakat sizin takvanýz O'na ulaþýr.”(12) buyrulmuþtur. Görüldüðü gibi ayette kurban kesmenin asýl hikmeti ortaya konmaktadýr. Bu da hayvanýn kanýnýn akýtýlmasýndan öte, kurban kesmekteki ihlas ve niyetin önemli olduðu hususudur. Kurban bu duygu ve düþüncelerle kesilirse makbul olur.

Aslýnda Yüce Allah’ýn bizim ibadetlerimize de ihtiyacý yoktur, kurbanýmýza da ihtiyacý yoktur. Aksine bizim ibadet etmeye ve kurban kesmeye ihtiyacýmýz vardýr. Yukarýdaki ayet-i kerimede belirtildiði gibi kurbanlarýn etleri ve akan kanlarý Allah’a ulaþmayacaðýna göre, O’na ulaþacak olan bizim ihlas, samimi niyet ve takvalarýmýzdýr.

Netice olarak þunu diyebiliriz: Müslüman kurban kesmek suretiyle hem Yüce Allah’ýn emrini yerine getirdiði için sevap kazanmýþ olur, hem de bayram günlerinde fakirleri sevindirmiþ olur. Zaten dinimizin bizlere göstermiþ olduðu hedef de, hem Allah’ýn rýzasýný kazanmak, hem de insanlara yararlý olmaktýr. Kurban kesmede bu iki husus da tahakkuk etmektedir.